Deniz’in işaretinin siyasal içerikli olduğunu, yapılan soruşturmanın haklı olduğunu söyleyecekler çıkabilir. Buna karşılık Fenerbahçeli Emre Belezoğlu’nun ve Trabzonsporlu adını anımsamadığım sakallı bir futbolcunun dört parmaklı Rabia işaretiyle tribünleri selamlamış olduklarını anımsatmak isterim. Bildiğim kadarıyla, benim de televizyondan tanığı olduğum bu olaylar nedeniyle Emre’ye de diğer futbolcuya da herhangi bir soruşturma açılmamış ve ceza verilmemişti.
Futbol, kitleleri sahalarda, televizyon başlarında aklen ve ekonomik olarak sömürmek amacıyla oynandığında, bir avuç profesyonelin dünyanın parasını kazanıp topluma kötü örnek eğitimsiz-şımarık lünpenler olarak ortada dolaşmasına yol açtığında benim gözümde taşıdığı tüm değeri yitiriyor… Oysa ki, bir kolektif dayanışma, kardeşlik duygularıyla buluştuğunda, farklı temsilleri de sırtında taşıyan, insanı sosyalleştiren ve geliştiren bir oyuna, içsel bir devrime dönüşüyor. Takım dayanışması yanında bireysel özgürlük duygusunu, yetenek ve beceri gücünü çoğaltan yeni bir dünya açıyor… Karabük’te meslek ve sürgünler gereği ancak 31 yaşından sonra çıkarılabilmiş bir lisansla on üç yıl amatör futbol oynamış, 45 yaşında resmi maça çıkmış (dol dizimdeki yırtık menüsküs ve arkasından dizde gelişen artroz engel olmasaydı altmış yaşıma kadar oynayabileceğimi düşünüyordum) bir amatör futbolcu olarak, Deniz Naki’yi çok iyi anlıyorum. Deniz’in taşıdığı kadar yoğun olmasa da, benzer duygularla, emekçi insanlarla, tertemiz yürekli gençlerle, belki de içinde bulunduğumuz koşullara karşı gelişmiş bir isyan gibi omuzladık takım ruhumuzu…
Bırakınız beyler, Deniz Naki ve arkadaşlarının toplumsal ve bireysel temsiliyetleri, futbol topuyla, takım dayanışmasıyla olsun…
Kine, nefrete, silaha sarılmaya, öldürmeye, yok etme duygusuna dönüşmesin.
Yazıktır; öldürmeyelim insanlığımızı!
Alper Akçam
telgrafhane.org