Tuğba Karagülle/Aktifhaber.com

Konuya ilişkin Aktifhaber.com’a konuşan Gazeteci-Yazar Fehim Taştekin, tutukluluk kararını eleştirerek hükümetin amacını açıkladı.

Tutuklamaların bütün gazetecilere ve medya organlarına gözdağı olduğunu belirten Taştekin, operasyonların amacını ise; ‘Herhangi bir şekilde hükümetin icraatleriyle, suçlarıyla, skandallarıyla ilgili yapılacak haberlere yönelik de bütün gazetecilere vemedya organlarına gözdağıdır bu. Türkiye’nin Suriye politikası ülke yöneticilerini Lahey’e götürecek ağır suçlar içeriyor, bunun siyasi bir bedele dönüşmemesi için hükümet ön almaya çalışıyor.’ Şeklinde açıkladı.

İŞTE O AÇIKLAMALAR:

YARGILANMASI GEREKENLER DEĞİL BU SUÇLARI İFŞA EDENLER YARGILANMIŞTIR

Gazeteciliğin görevi suçları ifşa etmektir. Bu suçlar ülkemize aittir, devlete aittir ve bunları ifşa etmek de gazeteciliğin en temel görevleri arasına girer. Bu herhangi bir şekilde sır değildir ve ben tırlar meselesinin uluslararası hukuk açısından çok ciddi insanlığa ve savaş suçu kapsamında suç olduğunu düşünüyorum. Haliyle buradayargılanması gerekenler değil, bu suçları ifşa edenler yargılanmıştır. Son derece vahim bir durum.

BU BÜTÜN GAZETECİLERE VE MEDYA ORGANLARINA GÖZDAĞIDIR

Gazeteciliğimize ve ifade özgürlüğümüze, gazeteciliğin kendi temel ilkelerine tamamen aykırı bir suç işlendi. Bu açıdan hepimizin, bütün gazetecilerin eline kelepçe vurulmuştur. Herhangi bir şekilde hükümetin icraatleriyle, suçlarıyla, skandallarıyla ilgili yapılacak haberlere yönelik de bütün gazetecilere ve medyaorganlarına gözdağıdır bu. 

DİREKT CUMHURBAŞKANI TARAFINDAN SONUCU İLAN EDİLMİŞ BİR DAVADIR

Bu hukuki bir dava değildir. Hükümetin bedel ödettirme, intikam alma duygusuyla yürüttürdüğü bir soruşturmadır.  Ben bunu herhangi bir hukuk çerçevesinde normal bir dava olarak görmem. Erdoğan talimat veriyor, işaret ediyor, yönlendiriyor ve mahkemeye herhangi bir takdir yetkisi bırakmayacak şekilde sonucu da kendisi ilan ediyor. Yargılanırlar, adalet gereğini yapar demiyor, doğrudan bunun bedelini öderler diyor. Direkt Cumhurbaşkanı tarafından sonucu ilan edilmiş, çerçevesi çizilmiş bir davadır. Haliyle temel haklara, Anayasa’ya ve diğer kanun hükümlerine, uluslararası hukuka tamamen aykırı bir durum söz konusu.

BU SİYASİ BİR İNTİKAM DAVASIDIR VE HERKESE BİR SUSTURMA OPERASYONUDUR

Soruşturmaya karşı bir argüman geliştirmiyorum ama Türkiye’de mevcut işleyiş asla ve asla olması gereken hukuk normaları çerçevesinde yürümüyor. Haliyle bu siyasi bir intikam davasıdır. Sadece iki gazetecinin cezalandırılması değil. Sesini çıkaracak, özgürce yazmaya çalışacak bağımsız bir duruş sergileyecek bütün gazetecilerin, aydın ve yazarların da başının tepesine bir Demokles’in kılıcı gibi sarkıtılan davadır. Sadece Cumhuriyet’e değil hepimize sus denilmiştir.

Ben de mesela TIR’larla ilgili ve diğer Suriye bağlantılı skandallarla ilgili çok sayıda yazı yazdım. Benim gibi birçok gazeteci yazdı. Hepimize bir şekilde bunlarla uğraşmayacaksınız denilmiş oluyor. İnsanlar haber yazarken acaba başıma ne gelecek diye kaygıyla yazıyor, kendi kendini sansürlemeye başlıyor. Bu simgesel olarak herkese bir susturma operasyonudur.

Yazılanların ötesinde de çok şey biliyorum. Suriye meselesi, Türkiye’nin Suriye politikası kesinlikle normal koşullarda bu ülke yöneticilerini Lahey’e götürecek ağır suçlar içeriyor. Tabi ki uluslararası koşullar, mekanizmalar nedeniyle çalıştırılamıyor bu belli ama normal koşullarda herşey objektif olsa ve uluslararası toplum da iki yüzlü olmasa Türkiye’nin Suriye politikası hakikaten insanlığa karşı suçlar içeriyor.