Erdoğan’ın durumu Esad’dan daha vahim

esaderdoganOdatv yazarı Prof.Dr. Suat Çağlayan yazdı:

 

“Başbakan Tayyip Erdoğan son iki yıldır Beşar Esad’a kan kusturdu.

AKP hükümetinin ne denli bir ABD taşeronu olduğunu bilmeyenler, Başbakan’ın Esad dostuyken iki haftada nasıl Esad düşmanı oluverdiğini anlayamadılar.

Oysa Erdoğan’ın Esad dostluğunun sadece bir telefonluk ömrü vardı;

Obama, “Yarından tezi yok, Esad dostun değil düşmanın. Gereğini yap!” deyivermişti telefonda…

Telefon görüntülüyse herhalde yanına ünlü ‘beyzbol sopasını’ da almış öyle vermişti talimatını bizimkine…

Denileni yaptı Erdoğan…

Kan kusturdu Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a iki yıldır…

Esad’a karşıtı muhalefetin silahlanmasında, ayaklanmasında, askeri eğitim almasında ve hemen her şeyinde Erdoğan’ın aktif yardımı oldu…

Huzurlu bir ülke olan Suriye kan gölüne döndü.

Yüz binden çok Suriyeli öldü. Müslüman kanı oluk oluk aktı orada.

Erdoğan üstelik, uluslararası platformlarda da Esad’ın gitmesi için çok çaba harcadı. Hatta zaman zaman o kadar ileri gitti ki, taşeronluğunu yaptığı ABD bile ona ‘Bu kadar da olmaz, yavaş ol’ demek zorunda kaldı…

 

ESAD ERDOĞAN’A KARŞI

Ve Erdoğan, -herhalde Beşar Esad’ın ahını fazlasıyla aldığından olacak- son bir ay içinde ummadığı bir darbe yedi.

‘İnternet gençliği n’olacak!’ diye eleştirdiğimiz hatta aşağıladığımız gençlik, Facebook’larıyla, Twitter’larıyla, duruşlarıyla ve sloganlarıyla Erdoğan’a gününü zindan etti.

Öyle ki, Erdoğan belki ilk kez, Esad’la uğraşmaktan vazgeçerek kendi can derdine düştü…

Ne yapacağını şaşırdı. Her ağzını açtığında yeni patlamaların pimini çekti. Üstelik hiçbir uzlaşma ışığı vermeden ve Türkiye’nin geleceğini karartırcasına, ülkeyi karpuz gibi ikiye bölerek.

Erdoğan’ın bugün geldiği nokta, düne kadar yapmadığını bırakmadığı Esad’ın durumundan daha karanlık görünüyor. Birkaç örnekle bunu kanıtlamak olası;

1-  Esad, Rusya’nın da kararlı desteğiyle yerini sağlamlaştırırken, Erdoğan ABD’nin desteğini yitirmekte olmanın sıkıntısını yaşıyor.

2-  Erdoğan, kendi gençliğini biber gazı ve Tomalarla susturadursun, Esad kazandığı özgüvenle halkıyla barışmanın, hatta muhalefetle uzlaşmanın yolları aramaya başlıyor.

3-  Suriyeli teröristler, Erdoğan’ın yardımlarıyla yapmış olduğu katliamın hesabını verecekler gibi görünüyor. Bu aşamada en çok Erdoğan’ın başı ağrıyacak. Çünkü onun desteğinin bilinmeyen boyutları ortaya çıkabilecek. Ve Esad da anlatılanları elbette dünya kamuoyu ile paylaşacaktır.

4-  Esad’ın Suriye’nin başında kalmaya devam etmesi, Suriye ile Türkiye arasında bir Kürt Federasyonu oluşturma iştahlarını yok edecektir. Erdoğan ile Öcalan’ın bu konuda anlaşmaya vardığını söyleyenler, Esad’ın devamının çok şeyi değiştireceğini iddia etmektedirler.

Hele de Öcalan’a bu yönde sözler vermişse, Erdoğan gelecekte büyük sıkıntılar çekecek demektir.

Erdoğan bu durumdayken, düşman bellediği Esad, sınırın öbür tarafında kıs kıs gülecektir.

5-  Esad ve Erdoğan, psikolojik açıdan değerlendirildiğinde de ilginç bir durum ortaya çıkıyor.

Esad, geçirmekte olduğu çok sıkıntılı dönemin sonunda ışığı görmeye başladı. Bu nedenle konuşmalarında bir denge ve sakinlik var.

Oysa Erdoğan karanlık günlerin asıl bundan sonra başlayacağını gördüğünden inanılmaz bir gerginlik içinde. Tavrıyla, kibriyle, sertliğiyle ve yaptığı provokasyonlarla toplumu tam ortasından ikiye ayırmış bulunuyor.

6-  Esad, ülkesinde bir din yönetimi olmasına şiddetle karşı çıkarken Erdoğan, günlük yaşama dinsel kuralları egemen kılmaya çalışıyor. Bu durumda Esad’ın kazanacağı, Erdoğan’ın ise kaybedeceği yönünde yaygın kanı var…

 

ETME BULMA DÜNYASI

Elbette bu örnekleri çok daha çeşitlendirmek olası.

Ancak bu kadarı bile, Erdoğan’ın içinde bulunduğu durumun Esad’dan çok daha zor olduğunu gösteriyor.

Esad da bu durumu görüyor ve dalga geçerek Erdoğan’a sesleniyor; “Sıkıntıya düşersen Suriye’ye sığınabilirsin!”

****

İnsanın aklına ünlü bir söz geliyor;

‘Etme Bulma Dünyası!’”

 

Yorum Yap

© 2011 Powered By Tameta

Scroll to top