Alev Coşkun, kendisini “ihbarcı”lıkla suçlayan Akın Atalay’a yanıt verdi:
Akın Atalay, onuruma çamur atıyor. Gazeteyi sıfıra indirmenin hesabını vermeli
Cumhuriyet Vakfı’nın eski üyelerinden Alev Coşkun, kendisini “ihbarcılık”la suçlayan Cumhuriyet gazetesi İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay’a “Onuruma camur atıyor. Asıl kendisi gazeteyi sıfıra indirmenin hesabını vermeli” dedi.
Alev Coşkun’un Cumhuriyet gazetesi Yazı İşleri Müdürlüğü’ne gönderdiği tekzip metni şöyle:
“Cumhuriyet Gazetesinin 27.Eylül.2017 tarihli nüshasının birinci sayfasında iki sütun üzerinden “Saraya ihbarı kupür kanıtladı” başlığı ile ve devamı 10. sayfada dört sütun üzerinden, tamamen şahsımı hedef alan bir yazı yayınlanmıştır.
Bu yazıda , gönderilen imzasız mektubu tarafımın yazdığına dair “ emareler” olduğu ve bunu Akın Atalay’ın öne sürdüğü belirtilmiştir .Emare,Osmanlıca-Türkçe sözlükte “nişan, iz” olarak tanımlanmaktadır. Bu haberinizde, yazının içinde “ emare” denilirken, başlıkta sanki konu ispat edilmiş gibi verilerek şahsım yargısız infaza tabi tutulmuş, Cumhuriyet Gazetesinin yüz yıllık gazetecilik etik ve değerleri mevcut yönetim tarafından bir kez daha ayaklar altına alınmıştır.
25.Eylül.2017 tarihli Ağır Ceza Mahkemesi duruşmasında belirttiğim gibi ,arkadaşlarımla birlikte dört yıldır,Cumhuriyet Vakfında hukuka aykırı olarak yapılan seçimler konusunda, hukuk ilkelerine dayalı bir mücadele veriyoruz.Ayrıca İstanbul 1.Asliye Hukuk Mahkemesinde bu konuda iptal davası açtık.Açık imzalarımızla adımızı ve soyadımızı yazarak bu hukuki yolları yürüttük.
Durum bu kadar açık ve ortadayken, davanın esası ile ilgisi olmadığı gibi tutuklu yargılanan gazetecilerin mağduriyetlerine de hiçbir katkısı olmayacak, gerçeğe aykırı olmanın yanı sıra , adeta yapılan hataları saklamaya yönelik bir savunma kurgusuna dayalı olarak, imzasız dilekçe vermekle suçlanmam, ne yazık ki, hukuk ilkelerine tamamen zıt olan, “ emareden hükme ulaşma” tutumu olarak ortaya çıkmaktadır.
Açtığımız dava lehimize sonuçlanmıştır Vakıfta yapılan hukuka aykırı seçimler batıl hükmünde sayılmıştır.Gerçek budur.Bu karar,Cumhuriyet çınarını sonu karanlık bir uçuruma götüren mevcut yönetimin artık hiçbir söz ve karar hakkının bulunmadığını ortaya koymaktadır. Artık hesap yeri Cumhuriyet’ i bugünlere taşıyan,omuz veren,zor günlerinde hep sahip çıkan sadık okurları ve özveri ile çalışan Cumhuriyet gazetesinin emekçileridir. Gazeteyi bu sıkıntılı günlere getiren Akın Atalay,işte bu büyük Cumhuriyet ailesinin önüne çıkmalı ve aşağıdaki sorulara yanıt vermelidir:
1.Atatürkçülüğü ve Cumhuriyet gazetesinin yaklaşık yüz yıllık yayın politikasını “dar vizyon” olarak niteleyen Akın Atalay,80 bin tirajla aldığı Cumhuriyet gazetesini 30 binlere düşürdüğünün hesabını vermelidir.
2.Akın Atalay,Cumhuriyet Vakfı’nın ve Gazeteyi yayınlayan Yenigün A.Ş.nin tüm mal varlığını satıp savmanın ve çalışanların kıdem tazminatlarının garantisi olan gazetenin tüm gayrimenkullerini rayiç değerlerinin altında elden çıkararak, gazeteyi mali açıdan sıfıra indirmenin hesabını vermelidir.
3.Cumhuriyet Gazetesinde ,İlhan Selçuk ve Turgut Özakman “ Mustafa “ filmi nedeniyle, Aralık 2008 de Can Dündar aleyhine on gün süren yazılar yazdılar. Buna karşın, Can Dündar ,bu gazeteye nasıl Genel Yayın Müdürü yapılmıştır.
Cumhuriyet Gazetesi, eski geleneklerine ve dürüst gazeteciliğe dönmelidir. “Emare” kelimesine sığınarak, başlıklarda kelime oyunları yaparak insanların onuruna çamur atmayı bırakmalıdır
Bu açıklamamın , Cumhuriyet Gazetesinin değerleri ve basın yasasının ilgili hükümleri gereğince aynı sütunda ve aynı puntolarla yayınlanmasını,aksi durumda yasal yollara başvurulacağını üzülerek bildiririm.”
telgrafhane.org